Ti̇me3

BİYOLOJİNİN TARİHÇESİ

  • 3200 BCE

    ANTİK ÇAĞ DÖNEMİNDE BİYOLOJİ

    ANTİK ÇAĞ DÖNEMİNDE BİYOLOJİ
    İlk insanlar, hayatta kalabilmek için gerekli olan bitkiler ve hayvanlar hakkında sahip oldukları bilgileri nesilden nesile aktarmış olmamalılar. Bu bilgilerin arasında hayvan ve insan anatomisi ve göç dönemleri gibi konular olabilir. Yine de biyoloji bilgisi açısından ilk önemli dönüm noktası 10,000 yıl önce ortaya çıkan Neolitik Devrimdir. İnsanlar ilk defa bu dönemde tarım yapmak için bitkilerden yararlanmış ve yerleşik toplulukların yararlanması için ilk olarak hayvanlar evcilleştirilmiştir.
  • 1500 BCE

    BİYOLOJİ DE ERKEN DÖNEM KÜLTÜRLERİ

     BİYOLOJİ DE ERKEN DÖNEM KÜLTÜRLERİ
    Mezopotamya, Antik Mısır,Hindistan altkıtası,Çin gibi kültürler birbirinden bağımsız ve karmaşık doğa felsefesi üzerine görüşler oluşturan Sushruta,Zhang Zhonjing gibi cerrahlar ve doğa bilimleri ile ilgilenen kişiler ortaya çıkarmıştır.Bilinen en eski tıp sistemlerinden biri olan Ayurveda Hint altkıtasında M.Ö. 1500 yıllarında, Hint kültürünün en eski dört kitabından biri olan Atharvaveda'dan kaynaklanmıştır.Dİğer antik tıp metinleri arasında Antik Mısıra ait Edwin Smith Papirüsü sayılabilir.
  • 300 BCE

    BİYOLOJİ DE ANTİK YUNAN GELENEKLERİ

    BİYOLOJİ DE ANTİK YUNAN GELENEKLERİ
    Sokrates öncesi düşünürler yaşam hakkında çok soru sordular ancak biyoloji ile ilgili çok az sistematik bilgi ürettiler. Yine de atomcuların yaşamı yalnızca fiziksel terimlerle açıklama çabaları biyoloji tarihi boyunca dönem dönem ortaya çıkmıştır. Ama Hipokrat ve takipçilerinin tıbbî teorilerinin, özelikle mizaç kuramının etkisi kalıcı olmuştur. Düşünür Aristoteles Klâsik Antik Çağın yaşayan dünya hakkında en nüfuzlu bilginiydi. Biyoloji hakkında verdiği eserlerinin çoğu ampirik kaynaklıydı.
  • 30 BCE

    HELENİSTİK DÖNEM VE BİYOLOJİ

    HELENİSTİK DÖNEM VE BİYOLOJİ
    Helenistik dönemde Ptolemaios Hanedanı zamanının âlimleri, Herophilos ve Erasistratos, Aristoteles'in fizyolojik çalışmalarına eklemeler yapmış,deneysel diseksiyonlar yapmıştır.Claudius Galen tıp ve anatomi alanında otorite olmuştur. Lucretius gibi atomcular, Aristoteles'in yaşamın bir tasarım sonucu olduğunu söyleyen teleolojik görüşlerine karşı çıkmışsa da teleoloji ve hristiyanlığın yükselişinden sonra doğa teleolojisi 18 ve 19. yüzyıllara kadar biyolojik düşüncenin merkezinde yer almıştır.
  • Period: 780 to 1300

    ORTA ÇAĞ, İSLAM BİLGİSİ VE BİYOLOJİ

    Orta Çağ müslüman tıp adamları, âlimleri ve düşünürleri 8 ile 13. yüzyıllar arasında,İslam'ın Altın Çağı ya da İslam tarım devrimi diye bilinen dönemde biyoloji bilgisine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Örneğin zooloji alanında Doğu Afrika kökenli Arap âlim el-Cahız yaşam için mücadele gibi evrim ile ilgili fikirleri ortaya koymuştur.Aynı zamanda besin zinciri fikrini de ortaya atmıştır ve çevresel determinizmin ilk takipçilerindendir.Biyolog El-Dinaveri Arap botaniğinin kurucusu sayılır.
  • Period: 1300 to

    RÖNESANS VE BİYOLOJİDE İLK MODERN GELİŞMELER

    Rönesans ile birlikte ampirik doğa tarihi ve fizyoloji üzerine büyük bir ilgi gösterilmiştir. Andreas Vesalius 1543 yılında, insan anatomisi hakkında olan ve cesetlerin disseksiyonuna dayanan De humani corporis fabrica adlı eseriyle Batı tıbbında modern devri başlattı. Vesalius ve sonrasında gelen bir dizi anatomist, otoriter bilgi ve soyutlamanın ötesinde ilk elden deneysel çalışmalara dayanarak fizyoloji ve tıp alanında skolastik görüşün yerine deneyciliği koydu.
  • BİYOLOJİNİN MİKRO DÜNYASINA İLK ADIM

    BİYOLOJİNİN MİKRO DÜNYASINA İLK ADIM
    16.yüzyılın sonlarından itibaren birkaç lens ustası ve doğa düşünürü kaba mikroskoplar yapmaya başlamıştı. Robert Hooke 1665 yılında kendi mikroskobuyla yaptığı gözlemleri Micrographia adlı eserinde yayımladı. Antonie van Leeuwenhoek'ün lens yapımında çok önemli gelişmeler kaydetmesiyle, 1670'li yılların başında tek lens ile 200 kat büyütme elde etmesiyle bilim adamları mikroskobik yaşamın yabancılığı ve çeşitliliği ile karşılaşarak ilk mikroorganizmaları keşfettiler.
  • SINIFLANDIRMANIN TEMELİ

    SINIFLANDIRMANIN TEMELİ
    Sınıflandırma, adlandırma ve kategorize etme 17 ve 18. yüzyılın çoğunda doğa tarihinin en önemli konuları hâline geldi. Carolus Linnaeus 1735 yılında doğal dünya için temel bir taksonomi yayımladı ve 1750'lerde tüm adlandırdığı türler için bilimsel adlandırmalar ileri sürdü. Linnaeus türleri belirli bir hiyerarşinin değişmez parçaları olarak görürken 18. yüzyılın diğer önemli doğa bilimcisi Buffon türleri yapay bir kategorilendirme olarak değerlendirmiştir.
  • BİYOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ

    BİYOLOJİNİN ETİMOLOJİSİ
    Biyoloji sözcüğü Yunanca yaşam anlamına gelen Modern Yunanca bios sözcüğü ile Yunanca seçmek, toplamak anlamına gelen Modern Yunanca legein fiilinden türetilen ve bilim anlamına gelen '-loji',ekinin birleşmesinden oluşmuştur. Günümüzdeki anlamıyla biyoloji sözcüğü birbirlerinden bağımsız olarak 1800 yılında Karl Friedrich Burdach, 1802 yılında Gottfried Reinhold Treviranus ve Jean-Baptiste Lamarck tarafından kullanılmıştır.
  • JEOLOJİ VE PALEONTOLOJİ

    JEOLOJİ VE PALEONTOLOJİ
    Jeolojinin ortaya çıkmasıyla birlikte doğa tarihi ve doğa felsefesi birbirlerine daha da yakınlaştılar. Stratigrafinin kurulması ile birlikte canlı organizmaların konumsal dağılımına zamansal dağılımın da eklenmesini sağlayarak evrim kavramlarının anahtar bir noktasını oluşturdu. Georges Cuvier ve diğerleri 1790'ların sonunda ve 1800'lerin başında karşılaştırmalı anatomi ve paleontoloji konusunda büyük adımlar attılar.
  • Period: to

    DOĞA TARİHİ VE DOĞA FELSEFEİ

    19.yüzyılın başlarından ortalarına kadar doğa bilimcilerinin yoğun yolculukları sonucunda canlı organizmaların çeşitliliği ve dağılımı hakkında birçok yeni bilgi elde edildi.Bunlardan fizik ve kimya gibi doğa felsefesinin nicel yöntemlerini kullanarak doğa tarihi alanında organizmaların arasındaki ve çevreleriyle olan ilişkileri analiz eden Alexander von Humboldt'un çalışmaları önemli yer tutar. Humboldt'un çalışmaları biyocoğrafyanın temellerini attı ve birçok bilim insanı kuşağına ilham verdi.
  • Period: to

    FİZYOLOJİ

    1. yüzyıl boyunca, fizyolojinin alanı başlıca tıbba yönelik bir alandan insanın yanı sıra bitkileri, hayvanları ve hatta mikroorganizmaları da içeren tüm canlıların fiziksel ve kimyasal süreçlerini inceleyen geniş kapsamlı bir alana doğru gelişmiştir. Makinalar gibi canlılar biyolojik ve sosyal düşüncede baskın bir metafor hâline gelmiştir.[
  • HÜCRE TEORİSİ

    HÜCRE TEORİSİ
    Mikroskopi alanındaki ilerlemeler biyoloji düşünce üzerinde çok derin etki bırakmıştır. 19. yüzyılın başlarında birkaç biyolog hücrenin önemini ortaya koymuştur. 1838 ve 1839'da, Schleiden ve Schwann, organizmaların temel yapıtaşının hücre olduğu ve tek tek her bir hücrenin yaşamın tüm özelliklerine sahip olduğu fikirlerini yaymaya başladılar ancak tüm hücrelerin diğer hücrelerin bölünmesiyle oluştuğu fikrine karşı çıktılar.
  • EVRİM VE BİYOCOĞRAFYA

    EVRİM VE BİYOCOĞRAFYA
    Darwin'in evrim teorisinden önceki en önemli teori Jean-Baptiste Lamarck'ın elde edilen özeliklerin kalıtımına dayanan ve en küçük mikroptan insanlara kadar uzanan bir gelişme zincirini tanımlayan teorisiydi.İngiliz doğabilimci Charles Darwin, Humboldt'un biyocoğrafya yaklaşımını,Lyell'in tek biçimli jeolojisini,Thomas Malthus'un nüfus çoğalması ile ilgili yazılarını ve kendi morfolojisiyle ilgili uzmanlığını birleştirerek doğal seleksiyona dayanan daha başarılı bir evrim teorisi geliştirmiştir.
  • BİYOLOJİK DİSİPLİNLERİN ORTAYA ÇIKIŞI

    BİYOLOJİK DİSİPLİNLERİN ORTAYA ÇIKIŞI
    1. yüzyıl boyunca biyoloji, şekil ve işlev sorularını inceleyen tıp ile yaşam çeşitliliği, canlıların kendi arasında ve cansız dünya ile olan ilişkileri ile ilgilenen doğa tarihi arasında bölünmüştü. 1900'lerde bu alanların çoğu iç içe geçmişti ve doğa tarihi ile doğa felsefesi artık yerlerini daha uzmanlaşmış olan sitoloji, bakteriyoloji, morfoloji, embriyoloji, coğrafya ve jeolojiye bırakmıştı.
  • BİYOLOJİK BİLİMLER

    BİYOLOJİK BİLİMLER
    1. yüzyılın başlarında biyolojik araştırma daha çok profesyonel bir çaba ürünüydü ve çalışmaların çoğu doğa tarihi tarzındaydı ve deneylere dayanan nedensel açıklamalardan çok morfolojik ve filogenetik analizlerden oluşmaktaydı. Ancak, özellikle Avrupa'da vitalizm karşıtı deneysel fizyolog ve embriyologların etkisi de giderek artmaktaydı. Gelişme, kalıtım ve metabolizma konularında 1900'lerin başında getirilen deneysel yaklaşımların büyük başarısı biyoloji alanında deneyin gücünü göstermişti.